30 Kasım 2010 Salı

CIO Ödülleri Sizi Bekliyor


CIO Ödülleri Sizi Bekliyor




Günümüzde en fazla risk alan yöneticilerin başında CIO'lar geliyor.
Günümüz IT liderleri hızlı düşünmeli, akıllıca karar vermeli ve
kurumlarını bir sonraki aşamaya taşıyacak doğru teknolojileri
acilen uygulamalılar. Aldıkları bu kararlar, kurumdaki tüm işleyişi 
etkileyebilir, başarıya götürebilir veya kurumun toptan zararına
neden olabilir.CIO Ödülleri, bilişim teknolojilerini en yenilikçi şekilde kullanarak
kurumlarına daha fazla karlılık sağlayan, rekabet gücünü artıran,
iş akışlarını optimize etmeyi başaran, büyümeyi gerçekleştiren veya
müşterilerle ilişkileri artırabilen IT yöneticilerine veriliyor.
CIO Ödüllerine katılarak, meslektaşlarınıza ve diğer kurumlara
bu başarınızı anlatma fırsatına kavuşacaksınız. Gerçekleştirmiş
olduğunuz bu projeleri adaylık sürecinceki sayfamızda yer alan
elektronik formumuzu doldurarak bizlerle paylaşın ve çok özel
ödül gecesinde bizlerle beraber olun.
Ödül Töreni Tarihi: 13 Aralık 2010 Pazartesi - Saat 19:00
Yer: Grand Hyatt Istanbul Hotel (Kroki)
LCV: cio@cio.com.tr

29 Kasım 2010 Pazartesi

Google püf noktaları

Google püf noktaları

Web’de aradığınızı daha hızlı, daha kolay ve daha eğlenceli bir yolla bulun.
Görsel içeriğini filtrelemek
Google’da görsel araması yaptığınızda (images.google.com.tr) sonuçların tahmin edilenden çok daha fazla olduğunu fark etmişsinizdir. İstanbul yazıp aradığınızda bu makale yazıldığında 8,860,000 adet arama sonucuyla karşılaşılıyor. Ancak bu sonuçları azaltmanın bir yolu var.
İlgili Aramalar özelliği, size otomatik olarak daha anlamlı, spesifik anahtar kelimelerle (Kız Kulesi, İstanbul harita, eski İstanbul vb.) getirilmiş sonuçları önerecektir. Bununla birlikte, aramalarınızın sonuçlarını dosyanın büyüklüğüne, yukarıdan seçmeli menüden erişebileceğiniz Haber İçeriği, Yüzler, Küçük resim gibi seçeneklerle portre fotoğrafları, haber sitelerinde yer alan fotoğraflar, çizimler vb. farklı özellikli resimleri getirecek şekilde daraltabilirsiniz.
Yerel bilgi arayın
Eğer yaşadığınız veya seyahat etmeyi düşündüğünüz yerde bulunan mağazalar, restoranlar ve diğer iş yerlerini arıyorsanız, Google bu konuda da size yardımcı olacaktır. Bunun için arama sorgunuz içine aramayı gerçekleştirmek istediğiniz şehri yerleştirmeniz yeterli, ancak aradığınız sorguyu Google’ın anlayacağı dilde vermeniz gerekiyor. Örnek olarak “Turkish Food Berlin” (tırnak işareti olmadan) aramasını yaptığınızda, Berlin’de yer alan Türk lokantalarının adreslerine ve haritadaki konumlarına ulaşabilirsiniz. Bu servisin henüz Türkiye’nin illeri için işe yaramadığını hatırlatalım.
Boşlukları doldurun
Eğer bilinen bir cümle, şarkı sözü veya ünlü bir söz arıyorsanız, ancak cümlenin tamamını hatırlamıyorsanız bir yıldız hayatınızı oldukça değiştirebilir. Cümlenin hatırlamadığınız kısımları için koyacağınız bir yıldız (*) Google’ın aradaki boşluğu doldurmasına olanak tanıyacaktır. Mesela “uzun ince bir * gündüz gece” (tırnak işareti olmadan) sorgusu sizi Aşık Veysel’e götürecektir.
Sadece bir site üzerinde arama yapma
Belki de Google’ın en yararlı özelliği bu. PCnet üzerinde yer alan bir makalede, belki de forumlarda bulunan bir soruya cevap için, arama sorgunuza site:pcnet.com.tr yazdığınızda, sadece PCnet’in internet sitesi üzerinde bulunan cevaplara ulaşacaksınız.
Yabancı dilde arama
Google Çeviri (translate.google.com.tr) sorgunuzu bir dilden başkasına çevirmek için sizi bekliyor. Yapmanız gereken, Google Çeviri ana sayfasında “Çevir ve ara” linkine tıklamak ve aradığınız sorguya denk gelecek cevapları farklı dillerde de aramak.
Farklı dosya biçimlerini bulma
Google aramalarının birçoğu HTML biçimli dosyalara yönlenir; ancak bu ayarı PDF, Word, Excel, Flash gibi farklı dosya biçimlerine de yönlendirebilirsiniz. Bunu yapmak için git.pcnet.com.tr/132 adresini takip edin ve burada belirtilen dosya türlerini filetype özelliğiyle birlikte kullanın. Örneklemek gerekirse: kontrat filetype:doc işinizi görecektir.
Hesaplamalar ve çevirmeler
Google’ın gelişmiş hesap makinesi, İnternet üzerindeki en büyük yardımcılarınızdan biri; 7×9′un kaç olduğunu merak ediyorsanız sadece yazın ve arayın. Şüphesiz ki Google size 49 yanıtını verecektir, tabi isterseniz hesap makinesini zorlamak için (7×9) + (sqrt(10)^3) gibi daha zor bir soru sorabilirsiniz. Hesap makinesine ek olarak uzunluk, hacim, para birimi gibi aklınıza gelebilecek birçok dönüştürmeyi de yapabilirsiniz. Bunun için İngilizce kullanmanız yeterli. Mesela “21 inches in cm” size 53.34 cevabını verecek. Bu cevabın altında bulunan “hesap makinesi hakkında” bağlantısını incelemenizde büyük fayda var.
Sözlük anlamlarına bakın
Google cümleyi aradığınızda size hep arama sonuçlarını gösterir, ancak anlamlarıyla ilgilenmez. Ancak www.google.com.tr/dictionary adresindeki Sözlük servisine gittiğiniz zaman, karşınıza çıkan sözlükler içinde bu kelimelerin anlamlarına göz atabilirsiniz. Henüz Türkçe seçeneği yok ancak yabancı dile yeteri kadar hâkimseniz, kullanmaktan çekinmeyin. Bir kelimenin anlamını görmek için başına “define:” yazarak aratmayı da deneyebilirsiniz.

Hava durumuna göz atın
Hava durumuna bakmadan dışarı çıkmayanlardansanız, herhalde sizi en çok ilgilendirecek özelliklerden birisi bu. Arama kutusuna “weather” (tırnak işareti olmadan) yazdığınızda, şehir adını belirtirseniz, günlük hava durumuna ulaşabilirseniz. Örnek olarak “weather İskenderun” yazdığınızda şirin sahil kentimizin dört günlük hava durumu özetine ulaşabilirsiniz.
Blog’larda arama
Google Blog Arama servisi sayesinde, blog’cuların aradığınız şey hakkında ne düşündüğünü öğrenebilirsiniz. Bunun için blogsearch.google.com.tr adresine girmeniz ve arama sorgunuzu göndermeniz yeterli. Bu sonuçlar Google’ın Blogger servisiyle sınırlı değil, hatta dilerseniz gelişmiş arama servisi sayesinde belirli konular üzerinde yazı yazan blog’cuların görüşlerine de ulaşabilirsiniz.
Kitap ve dergi okuyun
Google’ın Kitap Arama servisi, (books.google.com.tr) kitapların tam metinlerine ulaşmak veya yeni kitap keşfetmeniz için biçilmiş kaftan. Bazı kitaplar özet olarak bulunuyor olsa da, birçok kaynağın tamamına ulaşmak mümkün. Kitaplarla sınırlı olmayan bu servis, size dergiler ve dönemlik mecmualarda yer alan yazılara ulaşma imkânı da tanıyor. Gelişmiş kitap arama servisi, arama tercihlerini kitap veya dergi olarak rafine etmenize imkân tanıyor.
E-posta uyarıları alın
Günlük olarak benzer aramaları yapıyorsanız ve hangi sonucun yeni, hangi sonucun eskiden beri var olduğunu artık anlayamıyorsanız, Google’ın anımsatma servisi (www.google.com.tr/alerts) işinizi görecektir. Arama sorgunuzu ve e-posta adresiniz bırakın, Google yeni bir şey bulduğunda size e-posta olarak göndersin. Bu sonuçları anında alabildiğiniz gibi, günlük ve haftalık olarak da raporlatabilirsiniz.
Google aramalarına etiket bulutu ekleyin
www.getcloudlet.com adresinde yer alan kullanışlı Firefox eklentisi, Google üzerine etiket bulutu yerleştiriyor. Arama sonuçlarının üst kısmında, aramanızla alakalı etiketler gösteren bu bulut sayesinde, anında aramanızı alakalı sonuçlara genişletebiliyorsunuz.


kaynak : http://www.pcnet.com.tr/makaleler/internet/2010/10/04/google-puf-noktalari/ 

21 Kasım 2010 Pazar

Yazılım geliştirme ve testte IBM Bulut Bilgi İşlem


Yazılım geliştirmek ve geliştirilen yazılımları test etmek için çoğunlukla atıl kalan, boşa yer kaplayan ayrı donanımlara, platformlara gerek yok. IBM Bulut Bilgi İşlem Ürünleri ile Windows ve Linux desteği içeren, Türkiye’de de kullanıma sunulan yeni tümleşik geliştirme ve test ortamında firmalar hem %50 oranında maliyet avantajı, hem de %30 azalan yazılım hatalarıyla daha yüksek bir kalite elde ediyorlar.
Kendi içinde yazılım geliştiren bir kurum ortalama olarak bütün teknoloji altyapısının %50’sini yazılım geliştirme ve test için ayırıyor, ancak genellikle bu altyapının %90’ı kullanılmadan bekliyor. Kısacası yazılım geliştirme ve test için kullanılan platform boş yere şirketlerde hem gereksiz harcamaya hem de yer kaybına neden oluyor.
IBM bulut bilişim içinde geliştirme ve test ortamları sunarak şirketlerin bu sorunu çözüyor ve BT işgücü maliyetlerini %50 oranında düşürülmesine, yazılımların uygulamaya alma sürelerinin haftalardan dakikalara indirilmesine ve kalitenin artırılarak yazılım hatalarının %30 oranında azaltılmasına yardımcı oluyor. 2007’den bu yana bulut bilişim konusundaki çalışmalarını sürdüren IBM, güvenlik, uyumluluk ve kullanılabilirlik konusunda ödün veremeyecek kurumsal müşteriler ve kamu sektörü müşterileri için de bu yeni bulut bilişim modelinin rahatlıkla kullanılabilmesini sağlıyor.
IBM tarafından 2000 BT profesyoneli arasında, yakın zamanda gerçekleştirilen bir araştırmaya göre gelecek beş yıl içinde yazılım uygulama geliştirme ve BT sunumu için en çok rağbet gören platformlar olarak bulut bilişim ve mobilin öne çıkacağı görülüyor.
IBM Bulutu üzerinde Akıllı İş Geliştirme ve Test için sunulan yeni hizmetleri bu öngörüyü dikkate alarak şirketlerdeki boş duran geliştirme ve test platformlarına çözüm buluyor. Yeni IBM Akıllı İş Geliştirme ve Test servisleri kurumlardaki geliştiricilere bütün uygulama test yaşam döngüsü boyunca destek sağlayan hizmetleri, uygulama sanallaştırma ve performans testi konusunda yardımcı olan sanal iş yükü testi ve hizmetlerini içeriyor
IBM Akıllı İş Geliştirme ve Test Bulutu’ndan Geniş Destek
IBM, geliştirme ve test için daha fazla kurumsal geliştiricinin Bulut sisteminden yararlanmasını sağlamak amacıyla ortamını genişletiyor. IBM bulut ortamı artık Windows 2003 ve 2008 Data Center Editions için desteği de içeriyor. Açık bulut ortamı daha önce duyurulduğu gibi RedHat Enterprise Linux ve SUSE Linux Enterprise ile Linux işletim sistemini ve Java’yı da destekliyor.
Bu geliştirilmiş ortamın sağladığı ek performans, esneklik ve özellikler geliştiricilerin aşağıdakileri yapmalarına olanak veriyor:
- Uygulamaların daha tutarlı bir şekilde devreye alınması için ortamların hızlı bir şekilde yapılandırılması ve geliştirici ekiplerle kolayca paylaşılması
- Tek bir sanal eşgörünüme birden çok IP adresinin atanması (Böylece IBM Bulut sisteminde güvenlik bölgeleri uygulanabiliyor ve kullanılabilirlik düzeyi artırılıyor)
- Yeni sistemler için hazırlık (Provisioning) işlemleri sırasında çeşitli kombinasyonlardaki depolama boyutlarının sanal bir eşgörünüme eklenmesiyle daha yüksek düzeyde performans ve esnekliğin sağlanması
Türkiye’de de kullanıma sunulan IBM Bulut Sistemi üzerinde Tümleşik Geliştirme ve Test Ortamı
IBM araçları, süreçleri ve bulut altyapısını birleştiren uçtan uca bir çözüm yaklaşımı olan Tümleşik Geliştirme ve Test Ortamı’nı sunuyor. Bu ortam, müşterilerin, uygulama geliştirme yaşam döngüsünün ilk safhalarında daha güçlü ve kapsamlı testler gerçekleştirmelerini ve bunun yanı sıra yazılım hatalarının saptanmasına ve bunların düzeltilmesine ilişkin harcamaları azaltmayı sağlıyor.
Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da IBM Bulut Sistemi üzerinden kullanıma sunulan yazılım ve hizmetler şunlardan oluşuyor:
Bulut için IBM Test Hizmetleri – uygulama sanallaştırması: Müşteriler, her geliştirme ve test ekibi için uyarlanmış birden çok sanal test ortamını hızlı bir şekilde oluşturabiliyorlar. Arka uç sistemlerine ve veri depolarına bağımlı kalmaksızın haftanın yedi günü, günde 24 saat sistemlerin kullanılabilir olmasını sağlayan bu hizmet sayesinde test ekipleri veri ya da hizmetin kullanılabilir olup olmayacağı hakkında endişe duymadan testlerini tüm süreç boyunca daha kapsamlı bir şekilde gerçekleştirebiliyorlar. Bu hizmetin başarısı,  fonksiyon testi ve sistem testi döngüsünde % 22 oranında bir azalma sağlayan ve 90 gün %100 yatırım geri dönüşü elde eden bir şirketle de örnekleniyor.
Bulut için IBM Test Hizmetleri – performans testi: Bu hizmetler otomasyon ve performans test araçlarını bir araya getirerek test sürelerini %50’lere varan oranlarda azaltabiliyor. İstendiği zaman performans testi yapılmasına olanak tanıyan esnek ve kullanım tabanlı test hizmetleri sunuyor. Genel Bulut sisteminde sunulan barındırma olanağı ile kuruluşlara güçlü, geniş ölçekli performans testi hizmetleri sağlıyor. Bu hizmet, hataları döngünün erken safhalarında saptayarak bunların daha düşük maliyetle giderilebileceği zamanlarda giderilmesini sağlıyor ve performansla bağlantılı sıkıntıları ortadan kaldırıyor.
IBM Bulut Sistemi üzerinde IBM Rational Yük Testi: büyük ölçekli performans testleri için altyapı satın alma, bakım ve yapılandırmasıyla ilgili sorunlara IBM Bulut Sistemi ile çözüm sunan IBM, Rational Yük Testi ile kullandığın kadar öde temelinde IBM Bulut Sisteminde Akıllı İş geliştirme ve Test ortamında sanal kullanıcı oluşturulmasını ve sanal test aracılarının otomatik olarak sunulmasını sağlıyor. Bu da altyapı, yazılım ve test kurulum maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyor.
IBM Uygulama Kullanıma Alma Planlaması ve Otomasyonu: Var olan IBM Rational ve IBM Tivoli yazılım araçlarından yararlanan yeni çözüm, yazılımların bulut ortamında ve diğer ortamlarda devreye alınmasının planlanmasını ve otomatikleştirilmesini yönetiyor. Uygulamaları tutarlı bir şekilde devreye alma gereksinimi duyan şirketler için tasarlanan bu yazılım grubu, ortamın araştırılmasından devreye alma planlamasına, devreye almanın otomatikleştirilmesine ve yönetişime kadar devreye alma işleminin tüm sürecini destekliyor.
Güvenlik, uyumluluk ve kullanılabilirlik konusunda ödün veremeyecek kurumsal ve kamu müşterilerinin de  güvenle kullanabileceği bu yeni modelin Türkiye’den de kullanımı için ayrıntılı bilgi almak üzere Cloud @ Tr.ibm.com adresine istek iletilebiliyor.
IBM, kullanıcılarının çevrimiçi ilişkiler kurmalarını, içerik paylaşmalarını ve inovasyonu teşvik etmek için meslektaşlarıyla dünya çapında bir ağ kurmalarını sağlayacak çevrimiçi uygulamalı çalışmalar, eğitici programlar, bulut bilgi işlem teknik kaynakları ve sosyal ağ araçları da sağlıyor. Daha fazla bilgi için:
http://www.ibm.com/developerworks/cloud/resources.html

Video işleme yazılımları

 
Televizyonda ya da sinemada izlediğiniz filmlerin nasıl yapıldığını merak ettiniz mi hiç? Ya da birbirinden etkileyici efektlerin filmlere nasıl eklendiğini düşündünüz mü? Aslında bu işlemlerin büyük bir kısmı profesyonel ekipler ve pahalı donanımsal desteklerle gerçekleştiriliyor. Fakat günümüzün ortalama bir ev bilgisayarı ve orta halli bir video işleme yazılımıyla vizyona sokulacak bir film kadar olmasa da sevdiklerinizle izleyip eğlenceli saatler geçirebileceğiniz filmler hazırlayabilirsiniz.
Video işleme yazılımlarının büyük bir kısmı artık ev kullanıcılarına yönelik hazırlanmaya başlandığından sadece birkaç tıklamada videolarınızı bölebiliyor ya da geçiş efektleri oluşturabiliyorsunuz. Bu anlamda Pinnacle Studio ya da Adobe Premiere gibi giriş seviyesi bir yazılım kullanıyorsanız Holywood filmlerine özgü efektlerin birçoğunu tek tıklamayla çalışmalarınıza uygulayabiliyorsunuz. Zaten bu yazılımlarının tutulma nedenlerinin başını, sinemalarda görmeye alıştığımız efektlerin ev yapımı videolarımıza kolayca uygulanabilmesi çekiyor. Hatta Sony Vegas Pro ve Pinnacle Studio gibi bluebox (ya da greenbox) destekleyen bir yazılım kullanıyorsanız uygun bir ortam ve hallice iyi bir kamerayla gayet profesyonel çalışmalara imza atmanız mümkün.
Hangi yazılımı seçmeli?
Evde video kesip biçmeye uygun bir bilgisayarınız ve bolca zamanınız varsa artık bir yazılım seçmeye geliyor sıra. Bu aşamada ne yapmak istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Örneğin basitçe düzenlemeler yapmak ve videolarınıza jenerik benzeri küçük eklentiler yapmak istiyorsanız ücretsiz bir yazılım tercih edebilirsiniz. Hatta bunun için kullandığınız işletim sistemiyle entegre çalışan araçlara da başvurabilirsiniz. Ancak daha çok eğlenmek ve daha profesyonelce görünen işler yapmak istiyorsanız, ev kullanıcılarına göre orta halli diyebileceğimiz fiyat etiketleriyle birlikte satılan yazılım çözümlerine göz gezdirebilirsiniz. Bu aşamada akıllara hemen Pinnacle Studio, Adobe Premiere ya da Sony Vegas gibi isimler geliyor. Ancak kararınız ne tarafta olursa olsun en az 3 GHz’lik bir işlemci, 1 GB bellek ve paylaşımsız bir grafik kartı kullanmanızı tavsiye ederiz. Bu değerler çalışacağınız çözünürlüğe göre de değişiklik gösterebilir. Küçük uyarımızın ardından artık sizler için seçtiğimiz yazılımlara bir göz atabiliriz. Ücretsiz çözümlerle başlıyoruz.
Windows Movie Maker
Sahip olduğunuz video kamerayla çektiğiniz görüntüleri düzenlemek için kolay kullanımlı ve başarılı bir yazılım arıyorsanız öncelikle eldeki çözümlere bir göz atmanızı öneririz. Bu anlamda Windows Me/XP ya da Vista kullanıyor olmanız, bu önerimizi kullanabilmek için yeterli. Windows 7 içinse Windows Live Movie Maker mevcut.
Windows Movie Maker, Windows Me sürümünden beri hayatımızda olan bir yazılım. İlk çıktığı dönemlerde çok da başarılı olduğunu söyleyemeyeceğimiz Movie Maker, Windows XP ile olgunlaştı ve yeni nesil Vista ile de başarılı bir video işleme yazılımı halini aldı. Bu anlamda özellikle tatil, ev partileri, özel günler ya da geziler gibi arkadaşlarınızla paylaşacağınız ve arşivleyeceğiniz türden çekimlerinizi işlemek için rahatlıkla Movie Maker’ı kullanabilirsiniz.
Herhangi bir ek kurulum ya da güncelleme yapmanıza gerek kalmadan, Başlat menüsünden ulaşabileceğiniz yazılım, özellikle video kameradan görüntü alabilmesi ve oluşturduğunuz filmleri video kameranız üzerinden, kullandığınız kasetlere kaydedebilmesiyle öne çıkıyor.
İşe, yazılımı açmakla başlıyoruz. Ardından kameradan görüntü aktaracaksanız (bu aşamada kameranızla verilen bir yazılıma ihtiyaç duymazsınız) “Dijital Kameradan Al” seçeneğini tıklayarak, bilgisayarınıza bağlamış olduğunuz kameranıza erişebilirsiniz. Bu uygulama kameranızın bağlantı arabirimine ve videolarınızın uzunluğuna bağlı olarak biraz zaman alabilir. Eğer sabit diskinize kaydetmiş olduğunuz videoları kullanmayı düşünüyorsanız işiniz çok daha kolay. “Video Al” seçeneğini tıklayıp, açılan pencereden videolarınızın bulunduğu dizine geçerek dilediklerinizi yazılıma aktarabilirsiniz.
Sürükleyin ve bırakın!
Windows Movie Maker, video işleme konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan ev kullanıcılarına yönelik hazırlanmış bir yazılım olduğundan sadece sürükle-bırak yöntemini kullanarak videolarınızı işlemeye başlayabilirsiniz. Nasıl mı?
Öncelikle yazılıma aktardığınız videoları tek tek (ya da kafanızdaki montaj sırasına göre) aşağıdaki karelerin içerisine sürükleyin. Bu aşamada film karelerinin arasında yerini almış olan küçük geçiş kareciklerine de dikkat edin. Bu karecikler sayesinde birbirinden bağımsız görüntüleriniz arasında geçiş efektleri oluşturabilirsiniz. Bunun için kareciklerin üzerine tıklayıp, sol üst sütunda yer alan “Geçişler” seçeneğine tıklayabilirsiniz. Bu aşamada açılacak olan geniş geçiş efektlerinden dilediğiniz bir tanesini filminize uygulayabiliyorsunuz.
Film film içinde
Movie Maker’ın en güzel taraflarından birisi de bir film klibini kendisinden önce gelen film klibi içerisine kaydırabilmeniz. Bu sayede göze çok hoş gelen ve TV programlarından da görmeye alıştığımız bir geçiş efektini uygulamış oluyorsunuz.
Bu efekti kullanabilmek için öncelikle yazılımın düzeninde küçük bir düzenleme yapmamız gerekecek. Ön tanımlı olarak film karesi şeklinde bizi karşılayan şeridi, zaman çizelgesine dönüştüreceğiz. Bunun için “Film Şeridi” yazan yere tıklayıp, seçeneği “Zaman çizelgesi” olarak değiştirmemiz gerekiyor. Bu uygulamadan sonra karelerin yerini filmimizin zaman göstergeli şeridi alıyor. Artık bir film klibini tutup, önünde yer alan klibin içerisine kaydırabiliriz. Bu şekilde hoş bir efekt yaratmış oluyoruz. Basit ve işletim sistemine entegre bir yazılım için hiç de fena değil, değil mi?
Kdenlive
Eğer kullandığınız işletim sistemi Linux ise (mesela Pardus) yine sisteme neredeyse entegre diyebileceğimiz bir yazılım olan Kdenlive’ı kullanabilirsiniz. Linux üzerinde video kesip biçmek Kdenlive ile oldukça kolay ve eğlenceli bir hal alıyor. Hemen her şeyi sürükle bırak mantığıyla yapabiliyorsunuz. Bu anlamda Windows işletim sistemleriyle birlikte gelen Movie Maker yazılımıyla kıyaslayabiliriz. Bu iki yazılım arayüz ve kullanım kolaylığı bakımından oldukça benzerler. Ancak Kdenlive, muadili Movie Maker gibi sadece WMV formatını değil hemen her video, ses ve imaj formatını kullanmanıza imkan veriyor. Bu anlamda bir adım daha öne çıkan Kdenlive aynı zamanda kameranızla eş zamanlı kayıt yapmanıza da imkân veriyor. Böylelikle kameranızın sunduğundan daha kaliteli bir çekim yapma imkânına sahip oluyorsunuz.
Kdenlive ile işleyebileceğiniz formatlar arasında MPEG, AVI, DV, VOB, WAV, OGG, MP3, GIF (canlandırmasız), JPG, PNG ve SVG sayılabilir. Gördüğünüz üzere Kdenlive oldukça fazla çokluortam dosyasını çalışmalarınızda kullanabilirsiniz. Benzer şekilde MPEG, DV, VOB, Realvideo, Flash, Theora, WAV, MP3, XviD ve QuickTime gibi oldukça geniş bir format yelpazesinde çıktı alabiliyorsunuz. Bu anlamda Kdenlive ücretli ve profesyonel video işleme yazılımlarından sonra gelen en iyi seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
Kdenlive ile kendi filminizi hazırlayın
Kdenlive ile video kameranızdan çekimlerinizi bilgisayarınıza aktarmak ve onları kesip biçerek kendinize özel çalışmalar gerçekleştirmek bir hayli kolay demiştik. Şimdi gelin yazılımımızın nasıl kullanılacağını basit bir şekilde anlatmaya çalışalım.
Yazılıma bir video dosyası eklemek için öncelikle video kaynağını belirtmeniz gerekiyor. Bu aşamada bir video kamera ya da webcam kullanabileceğiniz gibi, arayüzün üst tarafında yer alan menüden Proje > Klipleri Ekle seçeneğini de kullanabilirsiniz. Bu aşamada Microsoft’un kullandığı WMV formatı hariç, yukarıda saydığımız birçok popüler video uzantısını Kdenlive içine aktarmakta sorun yaşamayacağınızı belirtelim.
Oldukça basit olan bu işlemi hazırlamayı düşündüğünüz projenize göre dilediğiniz kadar yineleyebilirsiniz. Yazılıma eklediğiniz klipler, Proje Ağacı adlı sekmede otomatik olarak sıralanacak. Bu aşamadan sonra Proje Ağacı’nda yer alan klipleri sürükle-bırak yöntemiyle yazılımın alt tarafında yer alan zaman dilimi paneline aktarabilirsiniz. Artık dilediğiniz yerden kesip biçerek ya da diğer kliplerle birleştirerek filmlerinizi oluşturmaya geçebilirsiniz.
Eğer kliplere ayrıca ses ekleyecekseniz, video dosyası ekler gibi ses dosyası da ekleyebileceğinizi söyleyeyim. Bu noktada bilmeniz gereken, ses dosyalarını video dosyalarının alt tarafına; İz 2, İz 3 diye adlandırılan zaman dilimi kanallarına yüklemeniz gerektiğidir. Tabii videoların ses kanallarını da kapatmalısınız. Aksi halde sesler üst üste bineceğinden istemeyeceğiniz bir sonuçla karşılaşabilirsiniz. Bunun için video yüklediğiniz kanalların başındaki ses işaretine tıklayıp, videoların sesini kapatabilirsiniz. Tabii çalışmanıza dilediğiniz kadar iz kanalı ekleyebileceğinizi de söyleyelim.
Kdenlive, çalışmalarınıza efektler de eklemenize imkan veriyor. Bunun için Mizanpaj menüsünü kullanabilirsiniz. Fakat bu noktada Kdenlive’ın beraberinde getirdiği efektlerin oldukça amatörce olduğunu da ekleyelim.
Videonuzu tamamladığınızda Dosya > Zamançizgisini Dışarı Aktar yolunu kullanarak dilediğiniz formatta kaydedebilir ya da DVD olarak yazdırabilirsiniz. Eğer projeye daha sonra ekleme yaparım derseniz, Dosya > Farklı Kaydet yolunu izleyerek projenizi kaydetmeniz işinizi kolaylaştıracaktır.


kaynak : http://www.pcnet.com.tr/makaleler/yazilim-makaleleri/2010/08/26/video-isleme-yazilimlari/

18 Kasım 2010 Perşembe

Gelecek Windows hakkında ilk resmi açıklama...

Microsoft bundan bir yıl kadar önce yeni işletim sistemi Windows 7'yi ortaya çıkartmış ve inanılmaz bir başarı hikayesi yazmaya başlamıştı. Vista ile yaşanan büyük hayal kırıklığının izleri bu 1 sene içerisinde silindi ve yazılım devi, Windows XP'den bu yana, en parlak dönemini yaşamaya başladı.

Windows 7'nin tarihin en hızlı satan işletim sistemi olması, kısa sürede ortaya 240 milyon lisanslı PC çıkmasına sebep oldu. Bu rakamın yıl sonunda 300 milyonu bulacağı tahmin ediliyor.

Windows 7 fırtına gibi esmeye devam ederken, elbette Microsoft da bir sonraki adımı konuda boş durmuyor. Uzun bir süredir, ortaya atılan Windows 8 dedikoduları ortalıkta dolaşmayı sürdürüyor. Ancak tüm bunlar sadece dedikodu olmaktan öteye geçemiyordu. Geçemiyordu diyoruz; çünkü sonunda Microsoft cephesinden kaale alınabilecek bir açıklama geldi. 

Kaale alınabilecek dememizin nedeni, açıklamanın resmi bir kaynaktan geliyor olması. Microsoft Hollanda temsilcilerinden birinin şirket blogunda paylaştığı bilgiler, Windows 8 hakkında en çok merak edilen sorunun cevabını veriyor.: Windows 8 ne zaman çıkacak?

Windows'un gelecek sürümünün iki yıl içerisinde piyasaya çıkacağını açıklayan yetkilinin ardından, Microsoft CEO'su Steve Ballmer ilk kez gelecek Windows sürümüyle ilgili bir yorumda bulundu. Steve Ballmer, Windows 7'nin başarısının ardından yaptığı yorumda gelecek Windows sürümünün, Microsoft'un en riskli ürünü olduğunu açıkladı. Kısacası Windows 8 için iki ihtimal var: İlki Windows 7'yi bile gölgede bırakacak bir başarı yakalaması, ikincisi ise yeni bir Vista faciası olmaktan öteye geçememesi. Hangi ihtimalin gerçek olacağını ise, ancak 2 yıl sonra göreceğiz...

16 Kasım 2010 Salı

SSD’ye terfi etmek için 10 neden

SSD’ye terfi etmek için 10 neden

 

SSD’nin mekanik sabit diskler karşısındaki üstünlüklerini duyduktan sonra terfi için kolları sıvayabilirsiniz.
GEÇTİĞİMİZ birkaç yıla bakıldığında SSD (Solid State Disk) teknolojisi vitrinleri süslemenin ötesine pek geçemedi. Fakat 2008’le birlikte fiyatlar biraz olsun “alınabilir” seviyelere inmeye başladı. Elbette depolama kapasitesi açısından sabit disklerin halen belirgin bir üstünlüğü var; ancak SSD’ler de söz konusu fiyat karşılığında oldukça çarpıcı özellikler sunuyorlar. Önümüzdeki yıllarda  fiyatların daha da düşeceğini ve birçok kullanıcının SSD’ye terfi edeceğini umuyoruz. Hatta geçtiğimiz yıl birkaç üretici, dizüstü bilgisayarlarında SSD alternatifini de seçenekler arasına dahil etmişti. Şimdi SSD teknolojisinin avantajlarına bir bakalım.
1. Sabit diskler mekanik bileşenler içerir. SSD’ler ise hareket eden bir parça içermez. Mobil cihazlarda kullanılabilmek adına sabit disklerde boyutlar 3.5 inçten 2.5 ince, hatta 1.8 ince kadar indirilebilir. Müzik çalarlardaysa 1 inç boyuta ulaşmış sabit disklerle karşılaşabilmek mümkündür. Sabit disklerde boyut azaldıkça hassaslık artar. SSD’lerde ise boyutla hassasiyet arasında bir orantı yoktur; SSD’ler her koşulda daha sağlamdır.
2. Sabit diskler dikey kayıt teknolojisinin günden güne geliştirilmesiyle sürekli olarak daha yüksek kapasitelerle kullanıcıların karşısına geliyor. Günümüzde SSD’lerin aynı hacimdeki sabit disklere göre bariz bir kapasite avantajı var. Yeni dedikodulara göre farkın önümüzdeki günlerde yine SSD lehine olması bekleniyor.
3. Sabit disklerin mekanik bileşenlere sahip olduğundan daha önce de bahsetmiştik. Modeline göre 4200, 5400 ya da 7200 devirle dönen disklerin 10.000 ve 15.000 devirli uç modelleri de var. Dönüş hızı ve plaka sayısının fazlalığına göre sıcaklık yer yer 60 dereceye kadar ulaşabiliyor. SSD’lerse düşük gerilim ihtiyaçları ve mekanik aksam içermemeleri nedeniyle neredeyse hiç ısınmazlar.
4. Masaüstü bilgisayarlarda tercih edilen 3.5 inçlik sabit diskler bugün 700 gram ağırlığa ulaşabilmekte. Dizüstü bilgisayarlarda tercih edilen 2.5 inç yapısındaki disklerse 100 ile 120 gram arasında değişen ağırlıklara sahipler. Aynı boyutlardaki bir SSD, benzer kapasiteler sunmasına karşın neredeyse üçte bir ağırlığa sahiptir.
5. Dizüstü bilgisayar sabit diskleri uyuma sırasında oldukça düşük enerji tüketirler. Söz konusu değerler bir SSD’nin tam verimle kullanılırken ihtiyaç duyduğu enerjiyle birbirine yakındır. Dizüstü bilgisayar diskleri özellikle okuma/yazma ve rastgele arama yaparken ciddi anlamda enerji tüketir. Dolayısıyla dizüstü bilgisayarlarda SSD tercih etmek batarya ile çalışma süresini de olumlu etkiler.
6. Sabit disklerin motorları diske enerji gelmesiyle birlikte gürültü üretmeye başlar. Tabii gürültünün asıl kaynağı sadece motor değildir. Okuma ve yazma işlemleri sırasında kafa disk yüzeyi üzerinde hareket eder ve çeşitli temaslarda bulunur. Halk arasında “tıkır tıkır” olarak adlandırılan mekanik sabit disk seslerine SSD’lerde rastlanmaz.
7. SSD’ler sabit disklere oranla kat kat daha performanslıdır. Günümüzde standart bir masaüstü bilgisayar diski saniyede 90 MB, dizüstü bilgisayar diski ise 50 MB okuma seviyesine ulaşabilmektedir. Standart bir SSD’de ise okuma hızı saniyede 140-150 MB seviyesindedir. Söz konusu değere masaüstü bilgisayar disklerinden üç tanesinin RAID 0 performansıyla anca ulaşılabilir.
8. Üretici firmalar sabit disklerine genelde 2 ile 5 yıl arasında değişen garanti sağlarlar. Bazı SSD’lerde bu süre “ömür boyu”dur. Nedeniyse firmaların SSD teknolojisine olan güveninden kaynaklanıyor. Sisteminizde elektriksel bir aksaklık olmadığı sürece SSD’lerin bozulması mümkün değildir. Sabit disklerse elektriğe ve çalışırken sarsılmaya karşı oldukça hassaslardır.
9. Dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarda IDE arabirimi artık çağdışı kaldı. Her iki platform için de sabit diskler artık SATA olarak üretiliyor. Yine de IDE olarak tek tük bazı alternatiflerle karşılaşabilmek mümkün. SSD’lerde tüm modellerde –özel olan birkaç alternatif dışında- bağlantı seçeneği SATA. Kimi modellerde SATA’nın yanı sıra USB 2.0 bağlantısını görebilmek de mümkün oluyor.
10. Boyutlarında istenildiği gibi oynanma yapılabilen SSD’ler dizüstü bilgisayarlarda yer alan Express Card gibi arabirimlere ya da masaüstü bilgisayar anakartlarındaki PCI Express yuvalarına uygun tipte üretilebiliyorlar. SSD teknolojinin tek dezavantajı biraz yüksek olan fiyatı. İçerisinde bulunduğumuz yıl fiyatların çok daha makul seviyeye geleceğini umuyoruz.

Gmail kullanıcıları için 12 ipucu

Gmail kullanıcıları için 12 ipucu



Popüler e-posta servisini daha verimli kullanmak için bilmeniz gerekenleri sıraladık.
1. Etiketlerle işinizi kolaylaştırın
Gmail, yanıtlanan ve iletilen e-postaları “ileti grubu” halinde saklayarak kullanıcının işini kolaylaştırıyor. Bundan bir adım öteye giderek belirli konulara sahip ileti topluluklarına daha kolay ulaşmak istiyorsanız onları etiketlemelisiniz. E-postaları okurken ya da gelen kutunuzu incelerken etiketleyebilirsiniz.
2. Uzak makinelerde Gmail’i kapatın
Gmail, oturum açan kullanıcıyı bilgisayara bıraktığı bir çerez (cookie) vasıtasıyla hatırlıyor ve tekrar kullanıcı adı ve parola girilmesine gerek bırakmıyor. Uzaktaki bir bilgisayarda oturumunuzu açık unuttuğunuz durumlardaysa Gmail arayüzünün en alt kısmında bulunan “Son hesap etkinliği” bölümünden sorunu çözebiliyorsunuz. Uzaktaki tüm bilgisayarlarda Gmail oturumunuzu kapatmak bir tıklamayla elinizde.
3. Gmail’in seçim hafızası
Sırada oldukça ilginç bir özellik var. Diyelim ki, gelen kutunuzda bir arama yaptınız ve sonuçlardan bir kısmını seçili hale getirdiniz. Sonrasında gelen kutusuna geri dönüp aynı aramayı tekrarladığınızda, Gmail daha önceki aramanızda seçmiş olduğunuz e-postaları hatırlıyor ve otomatik olarak seçili hale getiriyor.
4. Gmail’de not tutmak
Gün içinde not almak istediğiniz şeyleri de Gmail’de saklayabilirsiniz. Bunun için Kişiler bölümüne e-posta adresi kullanıcıadınız+Notlar@gmail.com olan bir kişi ekleyin. Sonrasında bir arama filtresi oluşturarak bu adresten gelen iletilerin Notlar olarak etiketlenmesini ve gelen kutusuna uğramadan doğrudan arşivlenmesini sağlayın. Artık not almak istediğiniz şeyleri bu adrese gönderebilir ve Notlar etiketine tıklayarak kolayca görüntüleyebilirsiniz. Üstelik gelen kutunuzda da görünmeyecekler.
5. Adresinize eklemeler yapabilirsiniz
Gmail, noktaları önemsememesine benzer şekilde, kullanıcı adlarının sonuna + işareti ile eklenen sözcükleri de önemsemiyor. Kısaca anlatmak gerekirse kullanıcıadı@gmail.com şeklinde olan adresinizi kullanıcıadı+xyz@gmail.com şeklinde de kullanabilirsiniz. Bu özellikle birlikte etiketleri ve filtreleri kullandığınızda aşağıdaki ipucuna ulaşabiliyorsunuz.

6. Adreslerdeki noktalar önemsiz
Gmail adreslerine e-posta gönderirken, adresin istediğiniz yerine nokta koyma lüksüne sahipsiniz. Örneğin adınızsoyadınız@gmail.com gibi bir e-posta adresiniz varsa, adınız.soyadınız@gmail.com ya da a.d.ınız.soy.adınız@gmail.com adreslerine gönderilen e-postalar problemsizce size ulaşacaktır.
7. E-posta eklerine dikkat
Gmail, kullanıcılarına sunduğu güçlü güvenlik özellikleriyle de oldukça adından söz ettiriyor. Fakat bu durum bazen işinizi zorlaştırabilir. Bazı e-posta servisleri EXE, VBS gibi uzantılara sahip dosyaları e-posta eki olarak kabul etse de Gmail’e böyle bir e-posta gönderildiğinde mesaj alıcısına ulaştırılmıyor. Böyle bir ihtiyacınız olduğunda gerekli dosyaları WinZip ya da WinRAR ile arşivleyerek gönderebilirsiniz.
8. Kişileri arada bir temizleyin
Gmail’in e-posta gönderdiğiniz tüm adresleri otomatik olarak kişiler listenize eklemesi çoğu zaman kullanıcının işini kolaylaştıran, verimli bir özellik. Fakat e-posta hesabınızı yoğun şekilde kullanıyor ve sürekli farklı adreslere ileti gönderiyorsanız kişi listeniz zamanla şişebilir. Bunun önüne geçmek için belirli aralıklarla kişiler listesine göz atmakta ve gereksiz olanları sayıları çoğalmadan def etmekte fayda var.
9. Okunmamış postaları bulun
Gelen kutunuzda bulunan okunmamış postaların bir süre sonra alt sayfalara düşerek görünmez hale gelmesi problem olabiliyor. Özellikle üzerinden uzunca bir zaman geçtiğinde okunmamışları bulmak zorlaşıyor. Aslında bunun için arama kutusuna “is:unread” ifadesini yazarak arama yapmanız yeterli. Okunmadan tarihe gömülen bütün e-posta iletileri önünüze serilecektir.
10. “mailto:” bağlantılarını Gmail ile eşleştirin
Web’de sörf yaparken karşımıza çıkan bazı web sitelerinde iletişim için mailto:xyz@xyz.com benzeri bağlantılarla karşılaşıyoruz. Normal koşullarda bu bağlantıya tıkladığımızda, sistemimizde varsayılan e-posta istemcisi açılıyor. Bunun yerine bu tür durumlarda e-postanızın Gmail üzerinden gönderilmesini istiyorsanız Google Toolbar’ın ayarlar bölümünde “”İlgili Kişiye Postala” bağlantıları için Gmail kullan” seçeneğini aktif hale getirmeniz yeterli olacaktır.
11. İmla kontrolüne dikkat
Özellikle iş amaçlı e-postalarda doğru bir dil kullanmaya ve yazım hataları yapmama dikkat eden kullanıcılar Gmail’in imla kontrolünü kullanabilirler. Yanlış yazdığınız birçok sözcüğü fark etmenizi sağlayabilecek olan bu özellik ne yazık ki tam anlamıyla güvenilir çalışmıyor. Yaptığımız denemelerde çok sayıda kullanıcı tarafından yapılan hataların doğru kabul edilebildiğine şahit olduk.
12. Gmail ile sohbet daha güvenli
Popüler anlık mesajlaşma programı MSN Messenger, bu alanda tartışmasız liderliğini koruyor. Google’ın Google Talk’la ona iyi bir rakip olduğunu söyleyebiliriz. Gmail arayüzüne entegre edilen sohbet özelliği de oldukça ilgi çekici. MSN Messenger iletilerinin şifrelenmeden gönderildiğini ve bu yüzden basit yazılımlarla bile ağdaki başka kişiler tarafından kolayca dinlenebildiğini defalarca yazmıştık. Bu durumun Gmail’in içindeki sohbet bölümünü kullanmak için geçerli bir sebep olduğunu hatırlatalım.